Habertürk'ten İzzet Çapa anlatıyor:
Uzaktan gördüğümde bir an tanıyamadım, tamamen siyahlar içinde bir kadın yanıma yaklaşıyor... Sonra bir baktım alıcı gözüyle, bizim Ayşe (Özyılmazel). Gülerek oturdu yanıma; “Modacı kimliğimle geldim bu sefer” demez mi... “Ne yani; Se ispanyolca seo zen’in Şinanay şarkısındaki ‘simitçi, kahveci, gazozcu’ gibi sen de artık ‘gazeteci, şarkıcı, modacı mı’ oluyorsun?” Kıkır kıkır gülüyor... “Tam modacı da denmez” dedi; “Takı yapıyorum artık.” Gerçekten de takı işine iyice kafayı takmış Ayşe. Zaten kendi aksesuvarlarını kendi seçer ve çok da titizlenirmiş bu konuda. Herkes ‘Nereden aldın?’ diye sorup dururmuş üstündekileri. Artık bu zevkini takı tasarımları için kullanacakmış. “Her sıkılan hatun ya tasarıma ya cupcake’e vuruyor kendini, göreceksin benimki çok farklı olacak” diyor. İlk etapta tasarladığı kolyelerin üzerine sloganlar yazmaya başlamış bizim ‘yeni yetme zanaatkâr’. O anlatırken, gözüm boynundaki kolyeye takıldı. Dikkatli bakınca üzerindeki harfleri fark ettim; ‘Gider’ yazıyor. “Nedir bu sloganın anlam ve önemi?” diye sordum safça... “Gider işte, beklemez gider... Alayına gider... Gider yapılır. Nasıl istersen öyle anla...” “Shakespeare’in dediği gibi as you like it” diye bir ukalalık yaptım; yani “Nasıl hoşuna gidiyorsa” ... “Ben ona ‘yersen’ diyorum” demez mi Ayşe... Sustum.
Kategori : MAGAZİN